Boşanma Danışmanlığı
Araştırmalar, evliliklerin yarısının ilk yedi yıl içinde sona erdiğini gösteriyor.
Boşanma kararı ile birlikte tüm aile üyelerinin yaşam tarzı değişeceği için birçok zorluk ile mücadele edilmesi gerekmektedir. Bu zorlukların başında da yeni hayata adaptasyon, oluşabilecek maddi ve manevi zorlukların üstesinden gelme yer alır. Bilimsel araştırmalar boşanmış kadınların %66’sında, erkeklerin ise %33’ünde önemli ruhsal sorunlar yaşanabildiğini göstermektedir.
İstenmeyen ya da sert bir boşanma, bir yetişkini geride kalmış bir gelişim aşamasına döndürebilir veya kişiliğinden beklenmeyen davranışlara itebilir. Bazı yetişkinler tamamen çaresiz, çocukları dahil başkalarının bakımına muhtaç hale düşebilir. Ailede roller değişebilir, çocuklar ebeveynin bakımını üstlenirler ve sırdaşı olurlar. Sonuçta, çocukta çarpık bir gelişim ve ebeveynin aracılığı ile edinilmiş yanlış bir gerçek anlayışı ortaya çıkar.
Ayrılma ve boşanmanın hemen sonrasında insanlar, ya kendilerini diğerlerinden soyutlama ya da olağanüstü sosyal yaşam sürdürme modellerinden birini seçerler. Bazı insanlar boşanma ile ilgili olarak mutsuzluk ve öfke duyduklarını kabul etmezler. Her şeye kolaylıkla uyum sağladıklarını ve kendilerine mükemmel bir hayat kurduklarını iddia ederler. Çeşitli faaliyetlerle meşgul olmak herkese iyi gelebilir. Eğer bunlar başka sorunlardan kaçmak için yapılıyorsa ve yorgunluktan kendisinin ve kendine yakın insanların ihtiyaçları ile ilgilenemiyorsa, bu durum depresyonu ancak bir süre için ertelemeyi sağlar. Sonunda, sorunlar çözümsüz kaldığı için çöküntü kaçınılmaz olur.
Boşanma danışmanlığı tüm bu süreçte kendi duygularınızdan kaçmadan yaşadığınız duygularla bir terapist yardımıyla yüzleşmenizi ve boşanmanın getirdiği pek çok duygu ve yaşam olayını farkındalık ile ve güçlenerek atlatmanıza yardımcı olur.
Sıkça Sorulan Sorular
TBNA (Türkiye Boşanma Nedenleri Araştırması) 2014 yılı raporuna göre,boşanmış bireylerin evliliklerinde yaşadıkları sorunlar arasında ilk beş sırada yer alan durumlar şiddet, alışkanlıklar, yakın çevre ve cinsel hayat odaklıdır. Boşanma terapisi, boşanma gerçekleşmeden önce eşlerin çözüm bulamadıkları sorunlarına farklı bir perspektiften bakmalarını sağlayacak bir uzmandan yardım almalarını ve daha sağlıklı bir karar alma sürecini ifade etmektedir.
Boşanma oranlarındaki artış ile beraber boşanma öncesi ve sonrası yaşam düzenlemelerine destek ihtiyacı da artmaktadır. Boşanma terapisi, evliliğin sonlanması aşamasında aile üyelerinin olumsuz etkiler yaşamasını azaltmayı ve başa çıkma becerileri kazanmalarını desteklemeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. Boşanma sürecinde psikolojik müdahaleler boşanma aşamasındaki tüm aile üyelerine, eşler, ebeveynler ya da kardeşler gibi aile üyelerine veya sadece bir aile üyesine yönelik olarak sunulabilmektedir. Boşanma terapileri psikoterapi, arabuluculuk ya da psikoeğitsel programlar şeklinde verilebilmektedir. Psikoterapi yaklaşımları arasında bilişsel-davranışçı terapi, affetme terapisi, yas terapisi, duygu odaklı terapi gibi farklı yaklaşımlar boşanan çiftlerin yaşadıkları çatışma düzeyine ve nedenine göre farklılık gösterebilmektedir.
Boşanma, bir kayıp içerdiği için yas süreci ile yakından ilişkili bir süreçtir. Ülkemizde yas süreçleri yakın çevre, arkadaşlar ve aile desteğiyle atlatılmaya çalışılmaktadır. Bu destekler genellikle sorunun çözümüne yönelik değil, aşırı motivasyonel konuşmalar ve kısa dönem etkili akıl vermelerden ibaret olabilmektedir. Bireyin bu süreçte daha doğru kararlar alabilmesi ve süreci rahat atlatabilmesi için bir uzman desteğine başvurması önemlidir.
Eşiniz boşanmak istediğini söylediğinde öncelikle bu durumun bir öfke veya kızgınlık duygusu sonucu ifade edilmiş olup olmadığına dikkat etmelisiniz. Eğer duyguların yoğun olduğu bir tartışma sonunda telaffuz edilmemiş ve birikmiş sorunların çözümü olarak ortaya konulmuş ise, boşanma olgusunu tehdit algılamaktan çok eşinizin neden böyle bir çözüm ile geldiğini anlamaya odaklanmalısınız. Eğer gösterdiğiniz anlayış aranızdaki sorunu çözemeye yetmiyorsa bir uzman yardımına başvurmanız ve çözümsüz olduğu düşünülen konulara objektif bir gözle yeniden bakmayı denemelisiniz.
Boşanma bir yas sürecidir çünkü bir kayıp söz konusudur. Akut yas dönemi bir yıl kadar sürebilir. Boşanmadan sonraki hayata alışmak için korkularınızın ve kaygılarınızın üzerinde çalışarak bireysel anlamda kendinizi güçlendirmeniz bu süreci daha rahat geçirmenizi sağlar. Aksi durumda uzamış yas olgusu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve depresyon gibi duygusal zorlantıların açığa çıkmasına neden olabilir.
Boşanma sürecini daha sağlıklı geçirmek isteyen çiftler bu süreç boyunca ilgili uzman tarafından çeşitli terapi teknikleri ile anlaşılmaya çalışılırlar. Bu teknikler, bireysel terapi teknikleri olabileceği gibi, Aile Danışmanlığı, Çift Terapileri, Cinsel Terapiler gibi çiftin arasındaki çözümsüz kalmış sorunun içeriğine göre terapistin uygulayacağı farklı tekniklerde olabilir.
Evlenmek gibi boşanmakta normal bir hayat olayıdır. Toplumumuzda boşanma olgusu ile ilgili yaşanan kaygı ve korkular genellikle boşanma ile ilgili kalıp yargılardan kaynaklanabilmektedir. Özellikle ekonomik özgürlüğü olmayan ve aile desteğinden mahrum kadınlar için boşanma yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen en son seçeneklerden biri olarak görülmektedir. Burada asıl korkumuzun, boşanmak mı yoksa boşanmanın getireceği belirsiz hayat durumları ile nasıl başa çıkacağımızı bilmemekten mi kaynaklandığını iyi anlamamız gerekir. Boşanmak hayatımızdaki en büyük alışkanlıklarımızdan biri olan evlilik hayatının değişime uğramasıdır. Maddi ve manevi korkularımızı anlayarak bu noktada kendimizi tanımamız, bizi sağlıklı bir karar vermek ve hayatımızı mutlu bir şekilde yeniden kurabilmemiz için destekleyecektir.
Hiç kimse boşanmak için evlenmez. Özellikle kadınların yuva ve aile hayatına atfettikleri anlam çok yüksektir dolayısıyla boşanma kararı almak ve hatta düşüncesini bile aklından geçirmek kadınlar için oldukça zordur. Sevgi, sorunların çözümünde tek başına yeterli olmaz. Sadece bir müddet sorunların görmezden gelinmesini ve gündeme getirilmemesini sağlayabilir. Bu nedenle severek boşanmamak için sorunlarımızı cesaretle ve objektif olarak ele almamız kritik öneme sahiptir. Boşanma terapilerinde, çiftler her zaman boşanma kararı alarak terapiyi sonlandırmazlar. Terapi yoluyla kendileri ve ilişkileri üzerinde çalışma cesareti gösteren çiftler, terapi sürecinde ilişki dinamiklerini değiştirebilirlerse, terapi odasından yepyeni ve mutlu bir ilişkiye adım atarak da ayrılabilirler.
Ülkemizde yapılan bir araştırma sonucuna göre: Boşanmaların ardındaki en büyük etkenlerden biri “büyük aile” etkisidir. Anne ve babaların, çiftlerin ilişkilerine müdahale ederek ilişkileri etkileyebildikleri bilinmektedir. Aile Danışmanlığı bu aşamada boşanma sürecinde önem kazanmaktadır. Aile içerisindeki dinamiklerin ve etkilerin anlaşılması ve terapisi, boşanma sürecini olumlu anlamda etkileyebilmektedir.