Sıkça Sorulan Sorular
Psikologlar etik ilkeler ile hareket eden meslek profesyonelleridir. Bu ilkeler gereği bir psikolog terapi sürecinde danışanı ile arasında geçen tüm konuşmaların gizliliğine çok yüksek düzeyde dikkat etmek zorundadır. Danışan ile psikoloğu arasında zamanla kendiliğinden oluşan güven duygusu (terapötik ittifak) etik ilkelere uyulması ile son derece ilgilidir. Sizi rahatsız eden ve kimseyle konuşamayacağınızı, yargılanacağınızı düşünerek bilinçdışınıza ittiğiniz tüm düşüncelerinizi psikoloğunuz ile güvenle paylaşabilmeniz gerekir. Gerçek iyileşme burada başlar.
Merve Aral Psikoloji çatısı altında çalışan tüm uzmanlar, bilimsel veriler ışığında hareket eden, mesleki bilgilerini sürekli güncel tutan ve etik ilkelere bağlı çalışan kişilerden oluşmaktadır.
Danışanın mahremiyetini ilkesine sıkı sıkıya bağlı olan psikologlar yalnızca şu iki durumda “gizlilik ilkesinden” feragat edebilirler. Reşit olmayan danışanın aileleri ile konuşmaktan çekindiği taciz, tecavüz gibi istenmeyen eylemlere maruz kalması ve kendilerine zarar verme düşüncelerinin olduğu durumlarda psikolog öncelikle danışanına durumun gerekliliğini izah eder, danışanının iznini aldıktan sonra konuyu aile ile ve gerekli görüldüğü takdirde ilgili kurumlarla paylaşabilir.
Örneğin; 5 yaşında bir çocuğun terapisti, çocuğun ihmal ve ihlal gibi istenmeyen durumlara maruz kaldığını fark ederse, bu durumu gerekli mercilerle paylaşmak terapistin sorumluluğundadır.
16 yaşında intihar düşünceleri ile mücadele eden bir ergenin, içinde bulunduğu durumdan kurtulabilmesi için psikolog ailesi ile bağlantı kurabilir.
Terapi sürecinde en önemli olgu “güvendir”. Bir psikoloğun sizin için iyi bir psikolog olduğunu anlamak için diplomalar, bildiği terapi modelleri ve diğer teknik faktörlerin yanı sıra ben terapistime güveniyor muyum? Sorusunu kendinize sormanız gerekir. Güven, zamanla oluşan bir duygu olsa da danışan kendi için en iyi olan psikoloğu anlayacaktır. Bu noktada kendinize sormanız gereken ikinci soru, psikoloğum tarafından anlaşıldığımı hissediyor muyum? Olmalıdır.
Terapötik sürecin işlevsel ve etkili olabilmesi için danışanın anlaşıldığını ve yargılanmadan kapsandığını hissetmesi esastır.
İlk seans tanışma seansıdır ve seans esnasında psikoloğunuz sizi tanımaya çalışır. Terapiye neden ihtiyaç duyduğunuzu, daha önce değil de neden şimdi geldiğinizi? Terapi sürecinden beklentinizi ve son olarak terapistinizden beklentinizi doğru şekilde anlamaya çalışır. İlk seansta alınan bilgiler terapistin bu danışan için doğru uzman mıyım? ona nasıl yardımcı olabileceği, ortalama kaç seans sürebileceği gibi konularda kendisinde cevap aradığı bir görüşmedir. Aynı şekilde danışan da uzmanına ilk görüşte güven duyup duyamayacağını, bu terapist tarafından yeterince anlaşılıp anlaşılamayacağını anlamaya çalıştığı bir seanstır.
İlk seans ve sonrasında devam eden birkaç seans “Anemnez” adı verilen danışanın yaşam öyküsünün alındığı görüşmeler şeklinde devam eder. Bu öykünün alınmasının nedeni sizin yaşamınızı daha iyi anlayabilmek ve çarpık zihinsel yapılara neden olan düşünce sistematiğinin ne zaman yapılandığını anlamaya çalışmak içindir. Bu kapsamda, nerede doğduğunuz, kaç kardeş olduğunuz, anne ve babanızın durumları, nerede yaşadığınız gibi temel sorular kişinin sosyal sistemini anlamak içindir. Çünkü insan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Bahsi geçen durumlar bazı özel koşullarda değişkenlik gösterebilir. Örneğin; intihar vakaları, panik atak durumları, manik dönem gibi akut durumlarda ilk seans yapılanması farklılık gösterir.
Psikolog ile görüşmeleriniz sicilinize işlenmez. Bugün dünyada çoğu insan “damgalanmamak” için psikolog ve psikiyatırlara gitmekten çekinmektedir. Başınız ağrıdığında nasıl bir doktora başvuruyorsanız, vücudunuzda demir eksikliği olduğunda nasıl ilaç takviyesi alıyorsanız, hasta olduğunuzda antibiyotik içiyorsanız, ruhsal bir süreç ve şikayet yaşadığınızda da yardım almak istemeniz o kadar doğal bir süreçtir. İnsan beden, ruh ve zihin olarak bir bütündür ve ruhsal olarak yaşadığınız sıkıntı “ayıp” değildir.
Gizlilik ilkesi gereği psikolog danışanı ile arasında geçen hiç bir konuyu aileleri ile paylaşmaz. Bu en önemli meslek ilkesidir ve sadece iki koşulda feragat edilebilir: İntihar ve çocuk tacizi.
Psikologlar seans sırasında “Anamnez” denilen ve danışanın yaşam öyküsünü içeren bilgileri not alırlar. Yine bu bilgileri ilerleyen seanslarda yapılandırmak, danışanın teröpatik süreç içerisindeki değişimini takip edebilmek için seans boyunca bazı notlar alabilirler.
İlk seans tanışma seansı dediğimiz bir seanstır ve danışanın genel bilgileri sorulur. Bunu takip eden seanslar yapılandırma seanslarıdır ve danışanı rahatsız eden, ruhsal bütünlüğünü ve sosyal hayata katılımını bozan düşünce yapılarını anlamak için kullanılan ekole göre farklı yaklaşımlarla sorular çok çeşitlilik gösterebilir.
Bazı psikolojik ekollerde terapi süreci 2-10 seans arası sürebilirken bazı dinamik ekollerde bu süre 2-3 yıla kadar çıkabilmektedir. Burada önemli olan konu danışanın neye ihtiyacı olduğunun iyi tespit edilmesidir. Varoluşcu Terapi kapsamında danışan kendi varoluşunu keşfetmek için yola çıkmak ister ve bu tür bir ihtiyaç uzun süreli bir terapi yaklaşımını gerektirir. Panik atak ve anksiyete gibi belirgin durumlarda ise danışana Bilişsel Davranışçı Terapi modeli daha uygun olmakla birlikte 2-10 seans arası sonuç alınmaktadır.
Çift danışmanlığı (veya ilişki danışmanlığı), ilişkinizi geliştirmek için değiştirilebilecek olumsuz davranışları tanımlamanıza olanak tanıyan bir konuşma terapisidir. Bu tür terapinin amacı sizin ve partnerinizin ilişkideki olumsuz kalıpları daha iyi anlamanıza yardımcı olmaktır.
Partneriniz, profesyonel yardım olmadan sorunları çözebileceğinizi düşündüğü için çift danışmanlığına gitmeyi reddedebilir. Veya geçmişte danışmanlık konusunda kötü bir deneyime sahip olabilirler ve bunun ilişkiyi bozabileceğine inanıyor olabilirler.
Çift terapisinin süresi, ele alınan konunun karmaşıklığına bağlı olarak değişir. Bazı çiftlerin sorunlarını çözmek için yalnızca birkaç seansa ihtiyacı olabilir. Diğerlerinin birkaç ay tedaviye ihtiyacı olabilir. Diğerleri ilerlemelerini sürdürmek için çift terapistlerini aylık olarak görmeye karar verebilir.
Çift danışmanlığı genellikle çiftlerin cinsel yaşamları hakkında samimi tartışmaları içerir. Bazı erkekler cinsel sorunlarını kadın terapistle konuşurken daha rahat hissederken, diğerleri erkek terapistle daha rahat konuşabilir. Önemli olan randevu almadan önce bu konuyu partnerinizle tartışmaktır.Kişiye kendini daha iyi anlaması için farkındalık çalışmaları yapılır ve olumsuz düşünce kalıplarının farkına varılması hedeflenir. Bu süreçte, terapist kişiye destek sağlar ve yeni ve sağlıklı düşünce ve davranış modelleri geliştirmesi konusunda rehberlik eder.
Bireysel terapi, çift terapisi, aile terapisi veya evlilik danışmanlığı düşünüyor olsanız da, terapi, zor duygularla etkili bir şekilde nasıl başa çıkacağınızı, dayanıklılığınızı nasıl geliştireceğinizi ve bağımsızlığınızı nasıl kucaklayacağınızı öğrenirken, ayrılıktan kaynaklanan acınızı keşfetmek için güvenli bir yer sağlayabilir.
Bağlılık ve güven eksikliği, birbirimize köprü kurmak yerine bizi birbirimizden uzaklaştıran toksik etkileşimleri sürdürür. Neyse ki ampirik temelli çift terapisi, çift terapisinin çiftlerin %70'i için olumlu bir değişiklik yaratabileceğini göstermiştir.
Kendinizi rahat hissettiğiniz kadarını paylaşmak önemli olsa da, bu kararı verirken terapistinizin sizi veya kararlarınızı yargılamak için orada olmadığını, bunun yerine hayatın iniş çıkışlarında yanınızda yürümeyi arzulayan biri olduğunu unutmamak önemlidir.
Performans Değerlendirme süreçlerine getirdiğimiz psikoloji temelli yeni bir bakış açısıdır. Örgütsel Psikoloji alanında yapılan yeni araştırmalar, psikoloji temelli insan yaklaşımının şirketlerin potansiyelini arttırmakta kilit bir noktada durduğunu gösteriyor ve Psiko-Diyalog yaklaşımımız buradan doğuyor.
Bu değerlendirme süreci insan odaklı yani psikolojik danışmanlık içerikli bir süreçtir. Özellikle iş akışını etkileyen çalışanlarla birebir olmak üzere birebir veya grup şeklinde yaklaşık 4 hafta süren bir çeşit psikoeğitim uygulamasıdır.
Uygulamada, iş süreçlerini engelleyen insan davranışlarının anlaşılması ve iş yerinde kullanılan ortak dilin geliştirilmesi amaçlanır.
Çalışan bağlılığı, iş işleyişini engelleyen iletşim sorunlarının çözülmesi ve çalışan devir hızının düşürülmesi ana hedefleridir.
Yapılan araştırmalarda, çalışan devir hızı en yüksek olan şirketlerin çalışanları ile diyalog kuramayan şirketler olduğunu gösteriyor. Çalışan devir hızı yüksek olan şirketlerin, çalışan maliyetleri, üretim kaybı ve yeni gelen personelin adaptasyonu için kaybedilen zaman ile ilgili maddi ve manevi kayıpları mevcut. (Örgütsel Psikoloji akademik çalışmaları ile besle e-kütüphaneye link ver).
İşletmeler ile çalışanlar arasındaki bağı "psiko-diyalog" bakış açısıyla güçlendirerek,
Şirket bağlılığı,
İş gücü optimizasyonu,
İş gücü kaybının önlenmesi noktalarında optimum verim alabilirsiniz.
Aile terapisi diğer terapilerden yapı, teknik ve hedefler açısından farklılık gösterir. Kuramsal olarak “aile terapisi” psikoterapi kuramlarının çoğu ile benzerlik göstermekte ve onların kavramlarından yararlanmaktadır. Aralarındaki en önemli farkı ise diğer psikoterapiler “bireylere”, “danışan-terapist” ikili ilişkilerine ve “grup” tekniklerine önem vermelerine karşın, aile terapisi özel bir yapı ve etkileşim sistemi olarak aileyi bir bütün olarak “danışan” gibi kabul etmesidir.
Bireysel seanslarımız 50-60 dakika arasında sürerken, çift ve aile danışmanlığı seanslarımız duruma göre değişmekle birlikte 60-90 dakika arasında sürmektedir.
Özel seanslar dışında, Aile Danışmanlığı hizmeti almak isteyen bireyler, bulundukları ilin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü veya en yakın Sosyal Hizmet Merkezine bizzat başvurarak randevu sistemiyle aile danışmanlığı hizmeti alabilmektedirler.
Aile içinde olan aile içinde kalır anlayışına karşın, bireylerin iyi hissetme ve sorunları tespit etme hakkını aile danışmanlığı ele alır.
Aile terapisi birden fazla aile fertleri ile gerçekleşmektedir. Bu terapi yönteminde iki ana hedef bulunmaktadır. Aile üyeleri arasındaki etkileşim problemlerini çözüme ulaştırmak ve aile üyelerinin işlevselliğini iyileştirmek. Bu terapide aile üyeleri ile aynı anda seanslar yapılabildiği gibi, teker teker görüşmeler de gerçekleşmektedir.
TBNA (Türkiye Boşanma Nedenleri Araştırması) 2014 yılı raporuna göre,boşanmış bireylerin evliliklerinde yaşadıkları sorunlar arasında ilk beş sırada yer alan durumlar şiddet, alışkanlıklar, yakın çevre ve cinsel hayat odaklıdır. Boşanma terapisi, boşanma gerçekleşmeden önce eşlerin çözüm bulamadıkları sorunlarına farklı bir perspektiften bakmalarını sağlayacak bir uzmandan yardım almalarını ve daha sağlıklı bir karar alma sürecini ifade etmektedir.
Boşanma, bir kayıp içerdiği için yas süreci ile yakından ilişkili bir süreçtir. Ülkemizde yas süreçleri yakın çevre, arkadaşlar ve aile desteğiyle atlatılmaya çalışılmaktadır. Bu destekler genellikle sorunun çözümüne yönelik değil, aşırı motivasyonel konuşmalar ve kısa dönem etkili akıl vermelerden ibaret olabilmektedir. Bireyin bu süreçte daha doğru kararlar alabilmesi ve süreci rahat atlatabilmesi için bir uzman desteğine başvurması önemlidir.
Eşiniz boşanmak istediğini söylediğinde öncelikle bu durumun bir öfke veya kızgınlık duygusu sonucu ifade edilmiş olup olmadığına dikkat etmelisiniz. Eğer duyguların yoğun olduğu bir tartışma sonunda telaffuz edilmemiş ve birikmiş sorunların çözümü olarak ortaya konulmuş ise, boşanma olgusunu tehdit algılamaktan çok eşinizin neden böyle bir çözüm ile geldiğini anlamaya odaklanmalısınız. Çiftler, çoğu zaman uzun süredir çözümsüz kalan bir sorunu “giderek” çözme eğiliminde olmaktadırlar. Eğer gösterdiğiniz anlayış aranızdaki sorunu çözemiyorsa bir uzman yardımına başvurmanız ve çözümsüz olduğu düşünülen bu konulara objektif bir gözle yeniden bakmayı denemelisiniz.
Boşanma bir yas sürecidir çünkü bir kayıp söz konusudur. Akut yas dönemi bir yıl kadar sürebilir. Boşanmadan sonraki hayata alışmak için korkularınızın ve kaygılarınızın üzerinde çalışarak bireysel anlamda kendinizi güçlendirmeniz bu süreci daha rahat geçirmenizi sağlar. Aksi durumda uzamış yaş olgusu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve depresyon gibi duygusal zorlantıların açığa çıkmasına neden olabilir.
Boşanma sürecini daha sağlıklı geçirmek isteyen çiftler bu süreç boyunca ilgili uzman tarafından çeşitli terapi teknikleri ile anlaşılmaya çalışılırlar. Bu teknikler, bireysel terapi teknikleri olabileceği gibi, Gottman Aile Terapisi ve Çift Terapileri, Cinsel Terapiler gibi çiftin arasındaki çözümsüz kalmış sorunun içeriğine göre terapistin uygulayacağı farklı tekniklerde olabilir.
“Boşanma korkusu” diye bir olgu yoktur. Boşanmanın getireceği belirsiz hayat durumları ile nasıl başa çıkılacağını bilememe durumu vardır. Boşanmak hayatımızdaki en büyük alışkanlıklarımızdan biri olan evlilik hayatının değişime uğramasıdır. Maddi ve manevi korkularımızı anlayarak bu noktada kendimizi tanımamız, bizi sağlıklı bir karar vermek ve hayatımızı mutlu bir şekilde yeniden kurabilmemiz için destekleyecektir.
Hiç kimse boşanmak için evlenmez. Özellikle kadınların yuva ve aile hayatına atfettikleri anlam çok yüksektir dolayısıyla boşanma kararı almak ve hatta düşüncesini bile aklından geçirmek kadınlar için oldukça zordur. Sevgi, sorunların çözümünde tek başına yeterli olmaz. Sadece bir müddet sorunların görmezden gelinmesini ve gündeme getirilmemesini sağlayabilir. Bu nedenle severek boşanmamak için sorunlarımızı cesaretle ve objektif olarak ele almamız kritik öneme sahiptir.
Ülkemizde yapılan bir araştırma sonucuna göre: Boşanmaların ardındaki en büyük etkenlerden biri “büyük aile” etkisidir. Burada anne ve babaların çiftlerin ilişkilerine müdahale ederek ilişkileri etkileyecek hatta boşanmaya sebebiyet verecek noktaya getirdikleri bilinmektedir. Aile Danışmanlığı bu aşamada boşanma sürecinde önem kazanmaktadır. Aile içerisindeki dinamiklerin ve etkilerin anlaşılması ve terapisi, boşanma sürecini olumlu anlamda etkileyebilmektedir.
Geleneksel terapi gibi, online terapinin de amacı kişinin refahını iyileştirmek, anksiyete ve depresyon gibi zihinsel sorunlarının semptomlarını azaltmak ve bunların temel nedenini bulup anlamaktır. Tek fark, danışanların ve terapisin yüz yüze seanslara katılmak yerine sesli ve görüntülü arama yoluyla iletişim kurmasıdır.
Depresyon, anksiyete ve bağımlılık da dahil olmak üzere en yaygın zihinsel sağlık sorunlarının çoğu için online terapinin geleneksel, yüz yüze terapi kadar etkili olduğuna dair giderek artan kanıtlar var.Lancet Journal of eClinicalMedicine'de yayınlanan yakın tarihli bir meta çalışma, çevrimiçi terapi üzerine 17 bireysel çalışmanın sonuçlarını inceledi ve elektronik BDT (eCBT) şeklindeki çevrimiçi terapinin "depresyonu azaltmada yüz yüze BDT'den daha etkili olduğunu" buldu. semptom şiddeti” ve “katılımcı memnuniyeti açısından iki müdahale arasında anlamlı bir fark bulunmadığı” ifade edilmiştir.
Online terapi birçok kişi için umut verici bir alternatiftir ancak herkes için geçerli olmayabilir. Daha önce şiddetli depresyon, şizofreni veya bipolar bozukluk gibi ciddi bir akıl hastalığı tanısı aldıysanız, öncelikle yüz yüze terapiye başvurmalısınız. Şu anda kendinize veya başkalarına zarar verme arzusu yaşıyorsanız veya yaşadıysanız, çevrimiçi terapi uygun bir seçenek değildir.
Online terapilerde yüzyüze yapılan terapiler gibi aynı etik ve yasal koşullara bağlıdır. Özellikle pandemi sonrası artan online terapi hizmetleri ile ilgili farklı bir yasal düzenleme olmamakla birlikte etik bazı düzenlemeler getirilmiştir. Bunlar: Şizofreni, Bipolar ve ağır depresyon gibi psikiyatrik tanı almış kişilerin online terapi almaması gerektiği ile ilgili sınırlamalardır. Yine terapistin etkinliğinin sorgulanması yasal sınırlar çerçevesinde danışan tarafından değerlendirilmelidir.
Online Terapi çoğu durumda geçerli bir çözümdür ve sizin için daha rahat, kullanışlı ve uygun fiyatlı bir deneyim sağlayabilir. Online terapiler yüzyüze terapilere oranla daha uygun fiyatlı olmakla birlikte zamanı yönetme ve evinin konforlu ve güvenli alanında terapi almak isteyen danışanlara büyük bir avantaj sağlayabilmektedir. Özellikle sosyal fobi ve agorafobi gibi durumlarda online terapi çok avantajlıdır.
Online terapiler yüzyüze terapiler gibi 40 veya 50 dakika arası sürmektedir. Görüşmeler online platformlar üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Cinsel sorunların organik kökenli olmayanlarının çözümü cinsel terapilerdir. Ülkemizde bireyler, cinsel sorunlarına üroloji ve doğum kliniklerindeki uzmanlara danışarak veya en yakın arkadaşlarıyla konuşarak çözüm aramaktadırlar. Bireysel terapilerde olduğu gibi konu hakkında bir uzmana başvurmak zaman kaybı ve yaşam doyumunun kısa zamanda tekrar sağlanabilmesi bakımından önemlidir.
İlişkinizi etkileyen bir cinsel probleminiz olması durumunda ve sorun organik kökenli yani fizyolojik nedenlerden kaynaklanmıyorsa cinsel terapi için başvuruda bulunabilirsiniz.
Cinsel terapi genellikle kişinin cinsel sorun yaşadığını söylediği partneri ile birlikte uygulanan bir süreçtir. Cinsel sorunu olan kişiden geçmiş cinsel deneyimleri ile ilgili bilgi alınır. Çiftlere cinsellikle ilgili çeşitli uygulama ödevleri verilir. Bu ödevler ile ilgili not tutmaları istenir ve haftalık seanslarla bu yaşadıkları cinsel deneyimler ile ilgili geri bildirim alınır.
Genellikle 8-12 seans arası süren bir tedavi sürecidir.
Özellikle erken boşalma, vajinusmus, uyarılma güçlüğü, boşalma kontrolü en çok başarılı olunan sorunlardır. Kadınlarda cinsel uyarım güçlüğü ve kadınlarda orgazm güçlüğü gibi sorunlar da iyi sonuçlar alınan diğer konulardır.
Kişilerin cinsel terapiye olan istek ve motivasyonları burada belirleyici ana faktördür. Terapiye düzenli katılım, verilen uygulamalı ödevlerin aksatılmadan yapılması, cinselliğin tabu olarak algılamayarak partnerimiz ve terapist ile açık iletişimde olmak terapinin başarı oranını yğkselten en önemli etmenlerdir.